Tuğba Özay CHP'den umduğunu bulamadı. Hayalleri başka seçimlere kaldı. Seçilemeyen Tuğba Özay'dan seçim sonrası sert açıklamalar yaptı. Tuğba Özay, bir açıklama yaparak seçim sonuçlarına ve CHP'lilere tepki gösterdi.
Türkiye'nin en ünlü mankenlerinden biri olan Tuğba Özay CHP'de milletvekilliği için girdiği önseçim sonrasında önemli bir açıklamada bulundu.
Haftasonu gerçekleştirilen İstanbul’un toplam 39 ilçesinde 1060 sandıkta yapılan, CHP ön seçimlerin kesin olmayan sonuçları sonrası basın açıklaması yapan Tuğba Özay, bir açıklama yaparak seçim sonuçlarına ve CHP'lilere tepki gösterdiği kaydedildi.
Ünlü Manken Özay "Gençlerin yolu açılsın diyenler !!! Genç adaylar olunca da o ne bilir ne anlar edasında tavır takınıyorlar..!" ifadelerini kullandı..
31 Mart 2015 Salı
Meryem Uzerli eski aşkına ateş püskürdü!
Meryem Uzerli'nin eski sevgilisi Can Ateş'in birçok şirketi 40 milyon TL dolandırıp kaçtığı iddia edildi. Uzerli sesslzliğini bozdu ve eski hayat arkadaşına çok sert sözler söyledi.
Takvim Gazetesi'ne konuşan Meryem Uzerli, Can Ateşi'in borsada işlem yapmak için kendisinden 3 milyon TL aldığını ve geri ödemediğini belirterek "Kızım Lara'yı kesinlikle ona göstermeyeceğim. Çok pişmanım" dedi.
Sarayın bir aylık elektrik faturası kaç para?
Engelli ve yaşlı aylığında neden kesintiye gidiliyor?
Maliye Bakanlığı’nın baroların en önemli gelir kaynağı olan payların kaldırılmasına yönelik bir çalışma başlattığı ortaya çıktı. Gerekçe ise, “Bütçe imkânlarından tasarruf”
Engelli ve yaşlıların maaşlarında kesintiye gidilmesinin ardından, şimdi de avukatların oluşturduğu baroların finansmanında kesinti yapılacağı ortaya çıktı. Mevcut uygulamaya göre, vatandaşlardan tahsil edilen yargı harcı ve benzeri harçların yüzde üçü Avukatlık Kanunu gereğince her yıl mart ayı sonuna kadar Türkiye Barolar Birliği hesabına aktarılıyor.
Bu paylar, zorunlu müdafi ve vekil görevlendirme gibi uygulamaların finansmanı için kullanılıyor. Bu çerçevede aktarılan pay, Türkiye Barolar Birliğinin toplam gelirleriyle kıyaslandı ğında yüksek miktarlar ortaya çıkıyor. Örneğin 2015 yılında aktarılması gereken pay tutarı yaklaşık 110 milyon TL.
GELİR ARAŞTIRILIYOR
Taraf’ın edindiği bilgilere göre, başlatılan çalışma kapsamında etki analizlerine başlandı. Bu kapsamda, Türkiye Barolar Birliği’nin elde ettiği toplam gelirlerin, zorunlu müdafi ve vekil görevlendirme uygulamaları için yeterli olup olmadığının araştırıldığı öne sürülüyor. Uygulamanın, Meclis kapanmadan önce torba yasaya eklenecek bir maddeyle hayata geçmesinin planlandığı söyleniyor.
GEREKÇE: “BÜTÇEDEN TASARRUF”
Çalışmanın gerekçesi olarak, ‘bütçe imkânlarından tasarruf etme’ olduğu ileri sürüldü. Adliyede ise durum tepkiyle karşılandı. Kaynaklar bu durumu, “Cumhurbaşkanlığı sarayında aylık elektrik faturasının 1 milyon olduğu bir ülkede, tasarruf gerekçesi inandırıcılığı değil” diye yorumladı. Tartışmalara yol açacak değişikliğin, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu ile Cumhurbaşkanı Erdoğan arasında yaşanan gerilim ile İç güvenlik Yasası’na karşı baroların tutumuyla ilişkilendirilebileceği ifade ediliyor.
Taraf
Genel Sağlık Sigortası başvuru süresi altı ay daha uzatıldı
Genel Sağlık Sigortası gelir testi için bugün sona eren başvuru süresi altı ay uzatıldı.
Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yer alan Bakanlar Kurulu kararında, "Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun geçici 53 üncü maddesinde yer alan başvuru süresi maddede belirtilen sürenin bitiminden itibaren altı ay uzatılmıştır" denildi. Kararda, aynı yasada yer alan ilk taksit ödeme süresinin de altı ay uzatıldığı belirtildi.
Genel Sağlık Sigortası için yapılacak gelir testi sonucunda borçlar tescil tarihinden itibaren güncellenecek. Bu süre içinde gelir testi yaptırmayanların borçları ise en yüksek prim borcu üzerinden hesaplanacak.
BORÇ SORGULAMA YAPMAK İÇİN TIKLAYINIZ
Haneye giren toplam gelir, kişi başına bölünerek kişiye düşen miktar asgari ücretin üçte birinden, asgari ücrete kadar geliri olanlar ayda en az 48 lira Genel Sağlık Sigortası primi ödeyecekler.
Kişi başına gelir asgari ücretin iki katı gelir elde ediyor ise kişi başına ödenmesi gereken prim 144 liraya, eğer bu tutar asgari ücretin iki katından fazlaysa kişi başına ödenecek aylık prim de 288 liraya yükseliyor.
Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yer alan Bakanlar Kurulu kararında, "Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun geçici 53 üncü maddesinde yer alan başvuru süresi maddede belirtilen sürenin bitiminden itibaren altı ay uzatılmıştır" denildi. Kararda, aynı yasada yer alan ilk taksit ödeme süresinin de altı ay uzatıldığı belirtildi.
Genel Sağlık Sigortası için yapılacak gelir testi sonucunda borçlar tescil tarihinden itibaren güncellenecek. Bu süre içinde gelir testi yaptırmayanların borçları ise en yüksek prim borcu üzerinden hesaplanacak.
BORÇ SORGULAMA YAPMAK İÇİN TIKLAYINIZ
Haneye giren toplam gelir, kişi başına bölünerek kişiye düşen miktar asgari ücretin üçte birinden, asgari ücrete kadar geliri olanlar ayda en az 48 lira Genel Sağlık Sigortası primi ödeyecekler.
Kişi başına gelir asgari ücretin iki katı gelir elde ediyor ise kişi başına ödenmesi gereken prim 144 liraya, eğer bu tutar asgari ücretin iki katından fazlaysa kişi başına ödenecek aylık prim de 288 liraya yükseliyor.
Ekonomik gidişat alarm sinyalleri veriyor!
Uzmanların uyarıları ve endişe verici rakamlardan sonra iş dünyasından da ekonomi için çarpıcı açıklamalar geldi.
Hisarcıklıoğlu "Son 4 yıldır cari açık artmasına rağmen büyüme sürekli düşüyor" derken, Akbank Yönetim Kurulu Başkanı Suzan Sabancı Dinçer ise "Vatandaşların tasarrufları sürekli eriyor"
Bugün'ün haberine göre, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, 2010 – 2014 döneminde, yüksek cari açığa rağmen büyümenin düştüğünü belirterek, uzun yıllar Türkiye’de büyümenin motoru görülen cari açığın artık böyle bir işlevi olmadığı tespitini yaptı.
Kişi başı refah artmıyor
Ekonomi Gazetecileri Derneği’nin yıllık Kartepe zirvesinde, ekonomideki son gelişmeleri değerlendiren Hisarcıklıoğlu, 2003 – 2007 döneminde cari açığın milli gelire oranının yüzde 4,5 olduğunu hatırlatarak, buna karşılık büyüme hızının 6,9 olduğunu söyledi. 2010 – 2014 döneminde ise cari açığın yüzde 7,1’e yükselmesine karşılık, büyümenin 5,4’e indiğini kaydetti. Hisarcıklıoğlu, şöyle devam etti: “Ülke olarak orta gelir tuzağına düştük. Milli gelir 2008’den bu yana aynı seviyede. Bin lira iniyor veya bin lira çıkıyor. Kişi başı refah artmıyor. Çünkü yapısal reformlar yapılmıyor. İşin esası günlük gereksiz tartışmaları bırakıp reformlara odaklanmak lazım. Günlük kavgaların içinde boğulursak kendimize yazık ederiz.”
Veresiye satıp peşin alıyoruz
İhracattaki sıkıntılara da değinen Hisarcıklıoğlu, ihracatçıların dış ticarette veresiye satıp peşin mal aldığını söyledi. İhracatın sadece yüzde 9’un peşin ödemeli olduğu bilgisini veren Hisarcıklıoğlu buna karşılık ithalatın yüzde 49’unun peşin ödemeli olduğunu vurguladı. Hisarcıklıoğlu, ekonomide yeni büyüme hikâyesi yazılamazsa 2023 hedeflerinin hayal olacağını söyledi.
Tahsilat sıkıntısı var
Son 4 ayda piyasada tahsilat sıkıntısı olduğu tespitini yapan Hisarcıklıoğlu, karşılıksız çeklerin de geçen yıla göre yüzde 3,7 arttığını söyledi. Çeke olan güveni geri getirmek için hükümetin karekodlu çek projesi olduğunu vurgulayan Hisarcıklıoğlu, çeke itibarının iade edileceğini söyledi.
İtalyan ceketi Türk ceketine fark attı
Türkiye’de üretilen bir ceketin ortalama 39 dolardan satıldığını söyleyen Hisarcıklıoğlu, aynı ceketi İtalyanların 189 dolara sattıklarını söyledi. Bu farkın yüksek teknoloji ve yüksek katma değerden kaynaklandığını söyleyen TOBB Başkanı, sanayide ileri teknoloji kullanma oranının OECD ülkelerinde ortalama yüzde 18, Türkiye’de ise sadece yüzde 4 olduğunu vurguladı.
Güven endeksi çakıldı
Son dönemde ekonomiden gelen tüm verilerde tehlike çanları çalıyor. Ekonomik güven endeksi son yılların en sert düşüşünü yaşayarak mart ayında 15,4 azaldı.
Ekonomik güven endeksi martta bir önceki aya göre yüzde 15.4 azalarak 74.85 puana düştü. TÜİK açıklamasına göre ekonomik güven endeksindeki azalma; reel kesim (imalat sanayi), hizmet, perakende ticaret ve inşaat sektörü güven endekslerindeki düşüşlerden kaynaklandı.
İyiye gitmiyoruz
Ekonomik güven endeksinin 100’den büyük olması genel ekonomik duruma ilişkin iyimserliği, 100’den küçük olması ise genel ekonomik duruma ilişkin kötümserliği gösteriyor.
Büyüme için önemli veri
Endeks, tüketici güven göstergesi ile mevsim etkilerinden arındırılmış imalat sanayi (reel kesim), hizmet, perakende ticaret ve inşaat sektörlerine ilişkin güven göstergelerinin ağırlıklandırılarak birleştirilmesinden oluşuyor. TÜİK endeksin, ekonomik büyümeye ilişkin olarak diğer ekonomik göstergelere kıyasla daha erken bilgi sağladığından öncü bir gösterge olduğunu belirtiyor.
Tüm alanlarda geiliyor
- Tüketici güven endeksi, martta yüzde 5.4 azalarak 68.06 değerinden 64.39 değerine geriledi.
- Reel kesim güven endeksi, 104’ten 100.90 değerine düştü.
- Hizmet sektörü güven endeksi 101.96 değerinden 101.25 değerine indi.
- Perakende ticaret sektörü güven endeksi 103.40’tan 102.97 değerine düştü.
- İnşaat sektörü güven endeksi bir önceki aya göre yüzde 1.6 azalarak 83.67 değerine geriledi.
TİSK: İlk çeyrek büyümesinde ümit yok
Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK), sanayinin güç kaybettiği, sanayicinin de tedirgin olduğu konusunda uyarıda bulundu.
Cirolar düşüyor
TİSK, sanayi üretiminin ocakta son 4 yıllık dönemde ilk kez düşüş kaydettiğini, ciroların ve kapasite kullanımının da gerilediğine dikkat çekerek, “Ekonomide durgunluk ve güvensizlik işaretleri arttı” tespitini yaptı. Açıklamada, sanayi üretiminin yıllık bazda yüzde 2,2 azaldığına işaret edildi. Sanayide ciroların da gerilediği belirtilen açıklamada, “İmalat sanayiinde kapasite kullanım oranı martta yüzde 72,4’e indi. Veriler, ilk çeyrek büyümesi açısından ümit vermiyor" denildi.
Ekonomi başsız kaldı
Anadolu Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan, ekonomideki son gelişmeleri değerlendirdi. Özilhan son yıllarda cari açık krizi sebebiyle Türkiye’nin büyüme hızının hükümet tarafından bilerek yavaşlatıldığını hatırlatarak, “Türkiye yüzde 7 ve üstünde büyürse işsizlik sorununu çözebilir. Bunun altında kalırsa çözemez nitekim işsizlik yüzde 10’un üzerine çıktı” değerlendirmesini yaptı.
Cari açık en büyük sorun
Türkiye ekonomisinin cari açık ve tasarruf açığı gibi iki önemli problemi olduğunu vurgulayan Özilhan, senelerdir bu iki problemin üzerine gidilmediğini vurguladı. Cari açık yükseldikçe ekonomide frene basılmak zorunda kalındığını belirten Özilhan, “Cari açık azaldığında ekonomide denge oluşuyor ama o zaman da işsizlik sorunu ortaya çıkıyor. Türkiye’de artık cari açığı azaltacak yatırımlar teşvik edilmelidir. Mevcut teşvik uygulamaları yetersiz kalıyor” dedi. Özilhan, şunları söyledi:
Siyaset ekonominin önünde
“Artık ekonominin siyasetin önüne geçmesi, daha fazla gündeme gelmesi ve daha iyi yönetilmesi gerekiyor. Şu anda ekonomi yönetiminde bir dağınıklık görüyoruz. Herkes seçime odaklandı. Ekonomi başsız kaldı. Seçim sonrası ekonominin şimdiki patronu Ali Babacan da olmayacak. Yapı o zaman nasıl şekillenecek bilmiyoruz.”
Suzan Sabancı Dinçer: Tasarruflar yüzde 12’lere düştü
The Banker Dergisi nisan sayısında Akbank Yönetim Kurulu Başkanı Suzan Sabancı Dinçer’in Türkiye ekonomisindeki gelişmeler ve bankacılık sektörüyle ilgili görüşlerine yer verdi. Dinçer, kredi büyüme oranları yükselirken tasarruf oranlarının azaldığına dikkat çekti. Suzan Sabancı Dinçer, 1990’larda yüzde 23,5 düzeyinde seyreden tasarruf oranının bugünlerde yüzde 12-14’lere kadar gerilediğini vurguladı.
Tasarruflar mutlaka artmalı
Dergideki değerlendirmesinde kredi/ mevduat oranının yüksek seyretmesinin bankacılık sektörünün önündeki yeni bir zorluğa işaret ettiğini anlatan Dinçer, “Petrol fiyatlarındaki düşüş Türkiye’nin cari açığını iyileştirmeye yardımcı olabilir ama uzun vadede Türkiye’nin sağlıklı büyümesi için yapılması gereken bireylerin tasarruf oranlarını artırmak olacaktır” uyarısını yaptı.
Yüzde 25 bankacılık işlemi yapmıyor
Nüfusunun yarısı 30 yaşın altında olan Türkiye’de finans sektörünün büyüme potansiyelinin çok büyük olduğuna dikkat çeken Dinçer, “Bankacılık hizmetlerinden yararlanma potansiyeli bulunan hedef segmentin yüzde 25’i hiçbir bankacılık işlemi yapmıyor. Bu durum sektörün potansiyelinin gelişmekte olan diğer ülkelere kıyasla çok daha yüksek olduğuna işaret ediyor” dedi.
Coca Cola İçecek'ten 3 yılda 1 milyar dolar yatırım
Türkiye, Ortadoğu, Orta Asya ve Pakistan’da 23 fabrika ve 10 bini aşkın çalışanıyla faaliyet gösteren Coca-Cola İçecek’in Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan ve CEO’su Burak Başarır şirketin 2014 sonuçlarını, Türkiye’de yarattığı ekonomik etkiyi ve gelecek dönemdeki hedef ve projelerini paylaştı.
Geçtiğimiz 10 yılda 10 ülkede yaklaşık 2 milyar dolar yatırım yaptıklarına işaret eden Özilhan, “2015-2017 yılları arasında faaliyet coğrafyamızda beklenmeyen olumsuz bir gelişme olmaması halinde 800 milyon dolar ile 1 milyar dolar arasında yatırım yapmayı hedefliyoruz” dedi. Anadolu Grubu olarak meşrubat sektöründe 90’ların ikinci yarısında faaliyet göstermeye başladıklarını belirten Özilhan, şunları söyledi:
4-5 ülkeye daha gireceğiz
“Türkiye’deki operasyonu gerçekten çok başarılı yürüttük ve bu başarı sonrasında operasyonlarımız içerisinde büyük bir pazar olan Pakistan aramıza katıldı. Bu başarı tesadüf değildir, arkasında güçlü bir beşeri sermaye ve liderlik var. Şirketimizin Türkiye merkezinde yetişen yöneticilerimiz diğer operasyonlarımıza liderlik ediyor. Bizde yetişenler diğer operasyonlara transfer oluyor.” Halen 10 ülkede faaliyet gösterdiklerini belirten Özilhan, 4-5 ülkeye daha girmek için gerekli altyapı ve potansiyele sahip olduklarını da kaydetti.
Bakkalları eğitiyoruz
Coca Cola İçecek CEO’su Burak Başarır, Türkiye’de satışların yüzde 50’sini bakkalların yaptığını söyledi. Daha iyi tüccar olmaları için bakkallara eğitim verdiklerini söyleyen Başarır, bakkallara özel ürünler tasarladıklarını ifade etti.
Hisarcıklıoğlu "Son 4 yıldır cari açık artmasına rağmen büyüme sürekli düşüyor" derken, Akbank Yönetim Kurulu Başkanı Suzan Sabancı Dinçer ise "Vatandaşların tasarrufları sürekli eriyor"
Bugün'ün haberine göre, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, 2010 – 2014 döneminde, yüksek cari açığa rağmen büyümenin düştüğünü belirterek, uzun yıllar Türkiye’de büyümenin motoru görülen cari açığın artık böyle bir işlevi olmadığı tespitini yaptı.
Kişi başı refah artmıyor
Ekonomi Gazetecileri Derneği’nin yıllık Kartepe zirvesinde, ekonomideki son gelişmeleri değerlendiren Hisarcıklıoğlu, 2003 – 2007 döneminde cari açığın milli gelire oranının yüzde 4,5 olduğunu hatırlatarak, buna karşılık büyüme hızının 6,9 olduğunu söyledi. 2010 – 2014 döneminde ise cari açığın yüzde 7,1’e yükselmesine karşılık, büyümenin 5,4’e indiğini kaydetti. Hisarcıklıoğlu, şöyle devam etti: “Ülke olarak orta gelir tuzağına düştük. Milli gelir 2008’den bu yana aynı seviyede. Bin lira iniyor veya bin lira çıkıyor. Kişi başı refah artmıyor. Çünkü yapısal reformlar yapılmıyor. İşin esası günlük gereksiz tartışmaları bırakıp reformlara odaklanmak lazım. Günlük kavgaların içinde boğulursak kendimize yazık ederiz.”
Veresiye satıp peşin alıyoruz
İhracattaki sıkıntılara da değinen Hisarcıklıoğlu, ihracatçıların dış ticarette veresiye satıp peşin mal aldığını söyledi. İhracatın sadece yüzde 9’un peşin ödemeli olduğu bilgisini veren Hisarcıklıoğlu buna karşılık ithalatın yüzde 49’unun peşin ödemeli olduğunu vurguladı. Hisarcıklıoğlu, ekonomide yeni büyüme hikâyesi yazılamazsa 2023 hedeflerinin hayal olacağını söyledi.
Tahsilat sıkıntısı var
Son 4 ayda piyasada tahsilat sıkıntısı olduğu tespitini yapan Hisarcıklıoğlu, karşılıksız çeklerin de geçen yıla göre yüzde 3,7 arttığını söyledi. Çeke olan güveni geri getirmek için hükümetin karekodlu çek projesi olduğunu vurgulayan Hisarcıklıoğlu, çeke itibarının iade edileceğini söyledi.
İtalyan ceketi Türk ceketine fark attı
Türkiye’de üretilen bir ceketin ortalama 39 dolardan satıldığını söyleyen Hisarcıklıoğlu, aynı ceketi İtalyanların 189 dolara sattıklarını söyledi. Bu farkın yüksek teknoloji ve yüksek katma değerden kaynaklandığını söyleyen TOBB Başkanı, sanayide ileri teknoloji kullanma oranının OECD ülkelerinde ortalama yüzde 18, Türkiye’de ise sadece yüzde 4 olduğunu vurguladı.
Güven endeksi çakıldı
Son dönemde ekonomiden gelen tüm verilerde tehlike çanları çalıyor. Ekonomik güven endeksi son yılların en sert düşüşünü yaşayarak mart ayında 15,4 azaldı.
Ekonomik güven endeksi martta bir önceki aya göre yüzde 15.4 azalarak 74.85 puana düştü. TÜİK açıklamasına göre ekonomik güven endeksindeki azalma; reel kesim (imalat sanayi), hizmet, perakende ticaret ve inşaat sektörü güven endekslerindeki düşüşlerden kaynaklandı.
İyiye gitmiyoruz
Ekonomik güven endeksinin 100’den büyük olması genel ekonomik duruma ilişkin iyimserliği, 100’den küçük olması ise genel ekonomik duruma ilişkin kötümserliği gösteriyor.
Büyüme için önemli veri
Endeks, tüketici güven göstergesi ile mevsim etkilerinden arındırılmış imalat sanayi (reel kesim), hizmet, perakende ticaret ve inşaat sektörlerine ilişkin güven göstergelerinin ağırlıklandırılarak birleştirilmesinden oluşuyor. TÜİK endeksin, ekonomik büyümeye ilişkin olarak diğer ekonomik göstergelere kıyasla daha erken bilgi sağladığından öncü bir gösterge olduğunu belirtiyor.
Tüm alanlarda geiliyor
- Tüketici güven endeksi, martta yüzde 5.4 azalarak 68.06 değerinden 64.39 değerine geriledi.
- Reel kesim güven endeksi, 104’ten 100.90 değerine düştü.
- Hizmet sektörü güven endeksi 101.96 değerinden 101.25 değerine indi.
- Perakende ticaret sektörü güven endeksi 103.40’tan 102.97 değerine düştü.
- İnşaat sektörü güven endeksi bir önceki aya göre yüzde 1.6 azalarak 83.67 değerine geriledi.
TİSK: İlk çeyrek büyümesinde ümit yok
Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK), sanayinin güç kaybettiği, sanayicinin de tedirgin olduğu konusunda uyarıda bulundu.
Cirolar düşüyor
TİSK, sanayi üretiminin ocakta son 4 yıllık dönemde ilk kez düşüş kaydettiğini, ciroların ve kapasite kullanımının da gerilediğine dikkat çekerek, “Ekonomide durgunluk ve güvensizlik işaretleri arttı” tespitini yaptı. Açıklamada, sanayi üretiminin yıllık bazda yüzde 2,2 azaldığına işaret edildi. Sanayide ciroların da gerilediği belirtilen açıklamada, “İmalat sanayiinde kapasite kullanım oranı martta yüzde 72,4’e indi. Veriler, ilk çeyrek büyümesi açısından ümit vermiyor" denildi.
Ekonomi başsız kaldı
Anadolu Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan, ekonomideki son gelişmeleri değerlendirdi. Özilhan son yıllarda cari açık krizi sebebiyle Türkiye’nin büyüme hızının hükümet tarafından bilerek yavaşlatıldığını hatırlatarak, “Türkiye yüzde 7 ve üstünde büyürse işsizlik sorununu çözebilir. Bunun altında kalırsa çözemez nitekim işsizlik yüzde 10’un üzerine çıktı” değerlendirmesini yaptı.
Cari açık en büyük sorun
Türkiye ekonomisinin cari açık ve tasarruf açığı gibi iki önemli problemi olduğunu vurgulayan Özilhan, senelerdir bu iki problemin üzerine gidilmediğini vurguladı. Cari açık yükseldikçe ekonomide frene basılmak zorunda kalındığını belirten Özilhan, “Cari açık azaldığında ekonomide denge oluşuyor ama o zaman da işsizlik sorunu ortaya çıkıyor. Türkiye’de artık cari açığı azaltacak yatırımlar teşvik edilmelidir. Mevcut teşvik uygulamaları yetersiz kalıyor” dedi. Özilhan, şunları söyledi:
Siyaset ekonominin önünde
“Artık ekonominin siyasetin önüne geçmesi, daha fazla gündeme gelmesi ve daha iyi yönetilmesi gerekiyor. Şu anda ekonomi yönetiminde bir dağınıklık görüyoruz. Herkes seçime odaklandı. Ekonomi başsız kaldı. Seçim sonrası ekonominin şimdiki patronu Ali Babacan da olmayacak. Yapı o zaman nasıl şekillenecek bilmiyoruz.”
Suzan Sabancı Dinçer: Tasarruflar yüzde 12’lere düştü
The Banker Dergisi nisan sayısında Akbank Yönetim Kurulu Başkanı Suzan Sabancı Dinçer’in Türkiye ekonomisindeki gelişmeler ve bankacılık sektörüyle ilgili görüşlerine yer verdi. Dinçer, kredi büyüme oranları yükselirken tasarruf oranlarının azaldığına dikkat çekti. Suzan Sabancı Dinçer, 1990’larda yüzde 23,5 düzeyinde seyreden tasarruf oranının bugünlerde yüzde 12-14’lere kadar gerilediğini vurguladı.
Tasarruflar mutlaka artmalı
Dergideki değerlendirmesinde kredi/ mevduat oranının yüksek seyretmesinin bankacılık sektörünün önündeki yeni bir zorluğa işaret ettiğini anlatan Dinçer, “Petrol fiyatlarındaki düşüş Türkiye’nin cari açığını iyileştirmeye yardımcı olabilir ama uzun vadede Türkiye’nin sağlıklı büyümesi için yapılması gereken bireylerin tasarruf oranlarını artırmak olacaktır” uyarısını yaptı.
Yüzde 25 bankacılık işlemi yapmıyor
Nüfusunun yarısı 30 yaşın altında olan Türkiye’de finans sektörünün büyüme potansiyelinin çok büyük olduğuna dikkat çeken Dinçer, “Bankacılık hizmetlerinden yararlanma potansiyeli bulunan hedef segmentin yüzde 25’i hiçbir bankacılık işlemi yapmıyor. Bu durum sektörün potansiyelinin gelişmekte olan diğer ülkelere kıyasla çok daha yüksek olduğuna işaret ediyor” dedi.
Coca Cola İçecek'ten 3 yılda 1 milyar dolar yatırım
Türkiye, Ortadoğu, Orta Asya ve Pakistan’da 23 fabrika ve 10 bini aşkın çalışanıyla faaliyet gösteren Coca-Cola İçecek’in Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan ve CEO’su Burak Başarır şirketin 2014 sonuçlarını, Türkiye’de yarattığı ekonomik etkiyi ve gelecek dönemdeki hedef ve projelerini paylaştı.
Geçtiğimiz 10 yılda 10 ülkede yaklaşık 2 milyar dolar yatırım yaptıklarına işaret eden Özilhan, “2015-2017 yılları arasında faaliyet coğrafyamızda beklenmeyen olumsuz bir gelişme olmaması halinde 800 milyon dolar ile 1 milyar dolar arasında yatırım yapmayı hedefliyoruz” dedi. Anadolu Grubu olarak meşrubat sektöründe 90’ların ikinci yarısında faaliyet göstermeye başladıklarını belirten Özilhan, şunları söyledi:
4-5 ülkeye daha gireceğiz
“Türkiye’deki operasyonu gerçekten çok başarılı yürüttük ve bu başarı sonrasında operasyonlarımız içerisinde büyük bir pazar olan Pakistan aramıza katıldı. Bu başarı tesadüf değildir, arkasında güçlü bir beşeri sermaye ve liderlik var. Şirketimizin Türkiye merkezinde yetişen yöneticilerimiz diğer operasyonlarımıza liderlik ediyor. Bizde yetişenler diğer operasyonlara transfer oluyor.” Halen 10 ülkede faaliyet gösterdiklerini belirten Özilhan, 4-5 ülkeye daha girmek için gerekli altyapı ve potansiyele sahip olduklarını da kaydetti.
Bakkalları eğitiyoruz
Coca Cola İçecek CEO’su Burak Başarır, Türkiye’de satışların yüzde 50’sini bakkalların yaptığını söyledi. Daha iyi tüccar olmaları için bakkallara eğitim verdiklerini söyleyen Başarır, bakkallara özel ürünler tasarladıklarını ifade etti.
30 Mart 2015 Pazartesi
"Örtülü ödenek, Başbakan'ın namusuna teslim edilen bir paradır. "
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Başbakan Davutoğlu ile görüştüğü ve başkanlık sisteminin AK Parti'nin seçim beyannamesinde yer alacağına yönelik söyleme tepki gösterdi.
Kılıçdaroğlu, ‘’Sayın Erdoğan TBMM ‘ye geldin kürsüye çıktın, tarafsızlığın konusunda namusun ve şerefin üzerine ant içtin. Ama ettiğin yemini tutmadın. Sizin kafanızdaki şeref ve namus kavramı nedir?’’ dedi.
Kemal Kılıçdaroğlu, Ankara Holiday Inn Otel’de organize sanayi bölge başkanları ile bir araya geldi. Burada gazetecilerin sorularını cevaplayan Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Başbakan Davutoğlu ile görüştüğü ve başkanlık sisteminin AK Parti'nin seçim beyannamesinde yer alacağı açıklamasının sorulması üzerine, şunları söyledi:
‘’Namus ve şeref kavramı, sadece bizim toplumumuz için değil bütün toplumlar için ne kadar değerli olduğunu biliyoruz. O nedenle insanlar ant içerken namusu ve şerefi üzerine ant içerler ki toplumu tatmin etsinler. ‘Ben namusum ve şerefim üzerine ant içiyorum’ dediği anda itibaren toplum onun ettiği yemini tutmasını bekler. Sayın Erdoğan, TBMM‘ye geldin kürsüye çıktın tarafsızlığın konusunda namusun ve şerefin üzerine ant içtin. Ama ettiğin yemini tutmadın. Şu soruyu sormak isterim, lütfen gazeteci arkadaşlarım da Cumhurbaşkanı ile karşılaştıklarında aynı soruyu sorsunlar. Sizin kafanızdaki şeref ve namus kavramı nedir? Bunu öğrenmek istiyorum. Sayın Davutoğlu’na da seslenmek isterim, eğer oturup da bir parti olarak kendi seçim beyannameni düzenlemekten aciz isen o koltukta niye oturuyorsun. Senin danışmanların yok mu oturup kendi seçim beyannameni hazırlarsın. Üzülerek söylüyorum çift başlı bir yönetim var. Toplum bundan rahatsız ve huzursuz. Cumhurbaşkanı, Anayasa’da tanımı yapılan görevi yapsın buna itirazımız yok. Ama çıkıp bir siyasi partinin temsilcisi gibi davranırsa o zaman sorarız, 'namus ve şereften sen ne anlıyorsun arkadaş?' Neden o yemini ettin? Namus ve şeref kavramı bu kadar ucuz mu, bu kadar ucuz olmamalı.’’ diye konuştu.
ERDOĞAN'IN 'PARLAMENTER SİSTEMİ BEKLEME ODASINA ALDIK' CÜMLESİNE TEPKİ
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Parlamenter sistemi bekleme odasına aldık" açıklamasıyla ilgili soruya ise Kılıçdaroğlu, "Millet diyorlardı değil mi? Millet, millet, millet.. Bu 550 milletvekilini kim seçti, millet seçti. Nasıl oluyor da milletin aldığı milletvekilleri şimdi bekleme odasına alındı. Kim aldı, millet mi aldı? İnsanın biraz millete, millet kavramına saygısı olur. Milleti sadece kendisi olarak gören bir anlayış demokrasiye en büyük zararı veren anlayıştır. ‘Ben milletim’ diyor. E iyi de 77 milyon insan ne? O nedenle herkesin oturup düşünmesi lazım. 77 milyon yurttaşımızın düşünmesi lazım. Türkiye’nin geldiği nokta iyi bir nokta değildir. Dünyanın sorunu var. İşte işsizlik sorunu var, bakın yoksulluk sorunu var 29 milyon insanımızın.
Bakın sanayicimizin sorunu var. 2 milyon Suriyeli burada, esnafın çiftçinin sorunu var. Biz bu sorunların tamamını unuttuk. Bir kişiye göre rejim oluşturmaya çalışıyoruz. Efendim parlamenter sistemi atalım yerine başkanlık sistemi kuralım. Nasıl bir başkanlık sistemi. Amerika’daki gibi başka yerdeki gibi olmasın. Bize uygun başkanlık sistemi olsun. Türkiye’nin derdi bu. 200 yıllık parlamenter sistem deneyimimiz var. Eksiği var mı var, Nereden kaynaklanıyor eksiği? 12 Eylül darbe yasalarından kaynaklanıyor. Gelin değiştirelim. Açık çek verdim, gelin değiştirelim. Demokrasiyi güçlendirelim. Yüzde 1 oy alan bir parti bile o bile parlamentoya milletvekili getirsin. Çoğulculuktan niye korkuyoruz? Hepsine hayır dendi. Bir kişiye göre rejim oluşturacağız. Bu toplumun buna izin vereceğini sanmıyorum.’’ değerlendirmesinde bulundu.
CUMHURBAŞKANINA ÖRTÜLÜ ÖDENEK
Kılıcdaroğlu, TBMM'de kabul edilen Torba Yasa ile Cumhurbaşkanına da örtülü ödeneği kullanma yetkisi verilmesine yönelik soruya ise "Örtülü ödenek, Başbakan'ın namusuna telsim edilen bir paradır. Ancak ve ancak milli menfaatler için kullanılabilir. Kullanacak kişinin de sorumluluğu vardır. Bütçeyi parlamentoya getiren Başbakandır. Başbakanın parlamentoya hesap verme yükümlülüğü var. O nedenle örtülü ödenek konusunda da sorumlu olan Başbakandır. Örtülü ödeneğin kullanımının bir kısmını Cumhurbaşkanına devrediyorsunuz. Cumhurbaşkanının sorumluluğu var mı? Hayır. Anayasaya göre sorumluluğu yok. Peki sorumluluğu olmayan bir kişiye neden örtülü ödenek veriyorsunuz? Bu şu anlama geliyor.
Öyle olaylar olacak ki Başbakanın bile haberi olmayacak. O olayları finanse etmeyi Cumhurbaşkanı üstlenecek. İyi de bu başbakan kağıttan başbakan mı, ilkokul öğrencisi mi bu başbakan? Böyle bir anlayış devlette olabilir mi? Milli menfaat dolayısıyla bir para harcanacak, başbakanın bile haberi olmayacak. Bu doğru değil. Sorumluluk üslenen kişiye para harcama yetkisi verilir. Sorumluluk üslenen kişi kim? Yasalara göre Başbakan. Örtülü ödenek kullanabilir mi? Elbette kullanabilir. Cumhurbaşkanı örtülü ödeneği nerede kullanacak? Büyük bir ihtimalle kaçak sarayın yapımında.
Gerçek rakamlar kamuoyuna yansımasın diye. Orada kullanacak. Başka nerede kullanacak? Çünkü, hadi istihbarat işlerinde kullanılacak diye düşünelim. MİT kime bağlı? Başbakan’a. Genelkurmay İstihbarat Başbakan’a. Emniyet İstihbarat Başbakanlığa. Hepsi oraya bağlı, cumhurbaşkanına ne bağlı? Ayrıca Cumhurbaşkanı devletin bütün kurumlarının uyum içinde çalışmasından sorumlu. Siz Başbakanlığı bypass edip Başbakanı bypass edip örtülü ödenek kullandığınız andan itibaren en büyük uyumsuzluğa imza atmış olursunuz. Bunlar doğru değil.’’ ifadelerini kullandı.
CİHAN
Kılıçdaroğlu, ‘’Sayın Erdoğan TBMM ‘ye geldin kürsüye çıktın, tarafsızlığın konusunda namusun ve şerefin üzerine ant içtin. Ama ettiğin yemini tutmadın. Sizin kafanızdaki şeref ve namus kavramı nedir?’’ dedi.
Kemal Kılıçdaroğlu, Ankara Holiday Inn Otel’de organize sanayi bölge başkanları ile bir araya geldi. Burada gazetecilerin sorularını cevaplayan Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Başbakan Davutoğlu ile görüştüğü ve başkanlık sisteminin AK Parti'nin seçim beyannamesinde yer alacağı açıklamasının sorulması üzerine, şunları söyledi:
‘’Namus ve şeref kavramı, sadece bizim toplumumuz için değil bütün toplumlar için ne kadar değerli olduğunu biliyoruz. O nedenle insanlar ant içerken namusu ve şerefi üzerine ant içerler ki toplumu tatmin etsinler. ‘Ben namusum ve şerefim üzerine ant içiyorum’ dediği anda itibaren toplum onun ettiği yemini tutmasını bekler. Sayın Erdoğan, TBMM‘ye geldin kürsüye çıktın tarafsızlığın konusunda namusun ve şerefin üzerine ant içtin. Ama ettiğin yemini tutmadın. Şu soruyu sormak isterim, lütfen gazeteci arkadaşlarım da Cumhurbaşkanı ile karşılaştıklarında aynı soruyu sorsunlar. Sizin kafanızdaki şeref ve namus kavramı nedir? Bunu öğrenmek istiyorum. Sayın Davutoğlu’na da seslenmek isterim, eğer oturup da bir parti olarak kendi seçim beyannameni düzenlemekten aciz isen o koltukta niye oturuyorsun. Senin danışmanların yok mu oturup kendi seçim beyannameni hazırlarsın. Üzülerek söylüyorum çift başlı bir yönetim var. Toplum bundan rahatsız ve huzursuz. Cumhurbaşkanı, Anayasa’da tanımı yapılan görevi yapsın buna itirazımız yok. Ama çıkıp bir siyasi partinin temsilcisi gibi davranırsa o zaman sorarız, 'namus ve şereften sen ne anlıyorsun arkadaş?' Neden o yemini ettin? Namus ve şeref kavramı bu kadar ucuz mu, bu kadar ucuz olmamalı.’’ diye konuştu.
ERDOĞAN'IN 'PARLAMENTER SİSTEMİ BEKLEME ODASINA ALDIK' CÜMLESİNE TEPKİ
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Parlamenter sistemi bekleme odasına aldık" açıklamasıyla ilgili soruya ise Kılıçdaroğlu, "Millet diyorlardı değil mi? Millet, millet, millet.. Bu 550 milletvekilini kim seçti, millet seçti. Nasıl oluyor da milletin aldığı milletvekilleri şimdi bekleme odasına alındı. Kim aldı, millet mi aldı? İnsanın biraz millete, millet kavramına saygısı olur. Milleti sadece kendisi olarak gören bir anlayış demokrasiye en büyük zararı veren anlayıştır. ‘Ben milletim’ diyor. E iyi de 77 milyon insan ne? O nedenle herkesin oturup düşünmesi lazım. 77 milyon yurttaşımızın düşünmesi lazım. Türkiye’nin geldiği nokta iyi bir nokta değildir. Dünyanın sorunu var. İşte işsizlik sorunu var, bakın yoksulluk sorunu var 29 milyon insanımızın.
Bakın sanayicimizin sorunu var. 2 milyon Suriyeli burada, esnafın çiftçinin sorunu var. Biz bu sorunların tamamını unuttuk. Bir kişiye göre rejim oluşturmaya çalışıyoruz. Efendim parlamenter sistemi atalım yerine başkanlık sistemi kuralım. Nasıl bir başkanlık sistemi. Amerika’daki gibi başka yerdeki gibi olmasın. Bize uygun başkanlık sistemi olsun. Türkiye’nin derdi bu. 200 yıllık parlamenter sistem deneyimimiz var. Eksiği var mı var, Nereden kaynaklanıyor eksiği? 12 Eylül darbe yasalarından kaynaklanıyor. Gelin değiştirelim. Açık çek verdim, gelin değiştirelim. Demokrasiyi güçlendirelim. Yüzde 1 oy alan bir parti bile o bile parlamentoya milletvekili getirsin. Çoğulculuktan niye korkuyoruz? Hepsine hayır dendi. Bir kişiye göre rejim oluşturacağız. Bu toplumun buna izin vereceğini sanmıyorum.’’ değerlendirmesinde bulundu.
CUMHURBAŞKANINA ÖRTÜLÜ ÖDENEK
Kılıcdaroğlu, TBMM'de kabul edilen Torba Yasa ile Cumhurbaşkanına da örtülü ödeneği kullanma yetkisi verilmesine yönelik soruya ise "Örtülü ödenek, Başbakan'ın namusuna telsim edilen bir paradır. Ancak ve ancak milli menfaatler için kullanılabilir. Kullanacak kişinin de sorumluluğu vardır. Bütçeyi parlamentoya getiren Başbakandır. Başbakanın parlamentoya hesap verme yükümlülüğü var. O nedenle örtülü ödenek konusunda da sorumlu olan Başbakandır. Örtülü ödeneğin kullanımının bir kısmını Cumhurbaşkanına devrediyorsunuz. Cumhurbaşkanının sorumluluğu var mı? Hayır. Anayasaya göre sorumluluğu yok. Peki sorumluluğu olmayan bir kişiye neden örtülü ödenek veriyorsunuz? Bu şu anlama geliyor.
Öyle olaylar olacak ki Başbakanın bile haberi olmayacak. O olayları finanse etmeyi Cumhurbaşkanı üstlenecek. İyi de bu başbakan kağıttan başbakan mı, ilkokul öğrencisi mi bu başbakan? Böyle bir anlayış devlette olabilir mi? Milli menfaat dolayısıyla bir para harcanacak, başbakanın bile haberi olmayacak. Bu doğru değil. Sorumluluk üslenen kişiye para harcama yetkisi verilir. Sorumluluk üslenen kişi kim? Yasalara göre Başbakan. Örtülü ödenek kullanabilir mi? Elbette kullanabilir. Cumhurbaşkanı örtülü ödeneği nerede kullanacak? Büyük bir ihtimalle kaçak sarayın yapımında.
Gerçek rakamlar kamuoyuna yansımasın diye. Orada kullanacak. Başka nerede kullanacak? Çünkü, hadi istihbarat işlerinde kullanılacak diye düşünelim. MİT kime bağlı? Başbakan’a. Genelkurmay İstihbarat Başbakan’a. Emniyet İstihbarat Başbakanlığa. Hepsi oraya bağlı, cumhurbaşkanına ne bağlı? Ayrıca Cumhurbaşkanı devletin bütün kurumlarının uyum içinde çalışmasından sorumlu. Siz Başbakanlığı bypass edip Başbakanı bypass edip örtülü ödenek kullandığınız andan itibaren en büyük uyumsuzluğa imza atmış olursunuz. Bunlar doğru değil.’’ ifadelerini kullandı.
CİHAN
Sarayda 45 dakikalık brifing krizi!
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın faiz tartışmasıyla tetiklediği dolardaki yükseliş ve krize çözüm için yapılan toplantıda, Ali Babacan’ın sarayı terketmek istediği saraydaki görevlilerin kendisini zorla ikna ettiği öğrenildi.
Merkez Bankası’na Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “faizi indir” eleştirileriyle başlayan gerilimli süreçte, önce dolar yükselmeye başlamış, ardından da ekonomide kriz korkusu piyasaları sarmıştı. İşte, Saray ile Merkez Bankası arasındaki buzları erittiği belirtilen ve 11 Mart tarihinde gerçekleşen ekonomi zirvesi ile ilgili ilginç bir ayrıntı ortaya çıktı. İddiaya göre, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ile Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı’dan alacağı ekonomi brifingini ilk etapta, danışmanları Yiğit Bulut ile Cemil?Ertem’e verilmesini istedi. Yiğit Bulut’a önceden beri tepkili olan Ali Babacan bu istek üzerine Saray’ı terk etmek istediği ifade edildi. Saray yönetimi ise, Babacan’ı zorla kalmaya ikna etti. Brifing Erdoğan’ın gelmesi ile başladı.
“BAŞLAYIN BEN SONRA KATILIRIM”
Saray’da yaşanan 75 dakikalık krizin perde arkası şöyle gelişti: Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ve Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı’yı, “vatan hainliği” ile suçlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun ısrarı üzerine ekibin ekonomi brifingi vermesini kabul etti. Saray, brifing için 11 Mart 2015 tarihinde saat 16.45’te randevu verdi. Ekonomi yönetimi verilen saatten önce Saray’da hazır bulunarak, brinfing için gerekli ön çalışmaları yaptı. Brifing saati geldiğinde ise, ekonomi danışmanları ile ekonomi yönetimi salonda yerlerini aldı. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan ise, toplantı salonuna bir türlü gelmedi. Bir süre sonra, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “siz başlayın” talimatı verdiği bilgisi ulaştırıldı. Yani bir anlamda brifingin, Yiğit Bulut’un da aralarında bulunduğu danışman ekibe verilmesi istendi. Babacan ise bu duruma sert tepki gösterdi.
SARAY’I “TERKETMEK” İSTEDİ
İddiaya göre Babacan, danışmanlara brifing veremeyeceğini belirterek, ekibine Saray’dan ayrılmak için hazırlık yapılması talimatını verdi. Bu durum, Saray’da bir anda buz gibi havanın esmesine neden oldu. Saray danışmanlarının, “Babacan ve ekibi Saray’ı terk etti haberi ile dolar 3 TL’ye çıkar” endişesine kapıldığı ve durumu Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ilettikleri ifade edildi. Erdoğan’ın, Babacan’ın Saray’dan ayrılmasına izin verilmemesi konusunda talimat verdiği öğrenildi. Ekonomi yönetimi bu anı, “Saray’ın kapılarını kapatın Babacan gitmesin, talimatı verildi” şeklinde özetlediler. Bu gelişme üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın beklenmesi kararlaştırıldı. Danışman krizi nedeniyle 16.45’te başlaması planlanan brifing ise saat 18.00’da başladı. Babacan ve Merkez Bankası Başkanı Başçı’nın, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ile danışmanlarına yaklaşık iki saat süren brifing verdi. Brifingin bir kısmı kamuoyuna açıklandı. Bunun dışında bir de, faiz indirimlerinin döviz kurları üzerindeki etkisini içeren bazı senaryolar da brinfingde anlatıldı. Bu bilgiler üzerine Saray, Merkez Bankası’nın yönelik eleştirilerini askıya aldı.
Taraf
Merkez Bankası’na Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “faizi indir” eleştirileriyle başlayan gerilimli süreçte, önce dolar yükselmeye başlamış, ardından da ekonomide kriz korkusu piyasaları sarmıştı. İşte, Saray ile Merkez Bankası arasındaki buzları erittiği belirtilen ve 11 Mart tarihinde gerçekleşen ekonomi zirvesi ile ilgili ilginç bir ayrıntı ortaya çıktı. İddiaya göre, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ile Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı’dan alacağı ekonomi brifingini ilk etapta, danışmanları Yiğit Bulut ile Cemil?Ertem’e verilmesini istedi. Yiğit Bulut’a önceden beri tepkili olan Ali Babacan bu istek üzerine Saray’ı terk etmek istediği ifade edildi. Saray yönetimi ise, Babacan’ı zorla kalmaya ikna etti. Brifing Erdoğan’ın gelmesi ile başladı.
“BAŞLAYIN BEN SONRA KATILIRIM”
Saray’da yaşanan 75 dakikalık krizin perde arkası şöyle gelişti: Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ve Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı’yı, “vatan hainliği” ile suçlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun ısrarı üzerine ekibin ekonomi brifingi vermesini kabul etti. Saray, brifing için 11 Mart 2015 tarihinde saat 16.45’te randevu verdi. Ekonomi yönetimi verilen saatten önce Saray’da hazır bulunarak, brinfing için gerekli ön çalışmaları yaptı. Brifing saati geldiğinde ise, ekonomi danışmanları ile ekonomi yönetimi salonda yerlerini aldı. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan ise, toplantı salonuna bir türlü gelmedi. Bir süre sonra, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “siz başlayın” talimatı verdiği bilgisi ulaştırıldı. Yani bir anlamda brifingin, Yiğit Bulut’un da aralarında bulunduğu danışman ekibe verilmesi istendi. Babacan ise bu duruma sert tepki gösterdi.
SARAY’I “TERKETMEK” İSTEDİ
İddiaya göre Babacan, danışmanlara brifing veremeyeceğini belirterek, ekibine Saray’dan ayrılmak için hazırlık yapılması talimatını verdi. Bu durum, Saray’da bir anda buz gibi havanın esmesine neden oldu. Saray danışmanlarının, “Babacan ve ekibi Saray’ı terk etti haberi ile dolar 3 TL’ye çıkar” endişesine kapıldığı ve durumu Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ilettikleri ifade edildi. Erdoğan’ın, Babacan’ın Saray’dan ayrılmasına izin verilmemesi konusunda talimat verdiği öğrenildi. Ekonomi yönetimi bu anı, “Saray’ın kapılarını kapatın Babacan gitmesin, talimatı verildi” şeklinde özetlediler. Bu gelişme üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın beklenmesi kararlaştırıldı. Danışman krizi nedeniyle 16.45’te başlaması planlanan brifing ise saat 18.00’da başladı. Babacan ve Merkez Bankası Başkanı Başçı’nın, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ile danışmanlarına yaklaşık iki saat süren brifing verdi. Brifingin bir kısmı kamuoyuna açıklandı. Bunun dışında bir de, faiz indirimlerinin döviz kurları üzerindeki etkisini içeren bazı senaryolar da brinfingde anlatıldı. Bu bilgiler üzerine Saray, Merkez Bankası’nın yönelik eleştirilerini askıya aldı.
Taraf
AKP'yi şoka sokan son seçim anketi
AKP bu illerde hızlı düşüşe geçti.
2014 yerel seçim sonuçlarını en yakın bilen Gezici Araştırma Şirketi'nin son anketi çarpıcı sonuçları ortaya çıkardı.
2014 yerel seçim sonuçlarını en yakın bilen Gezici Araştırma Şirketi'nin son anketi çarpıcı sonuçları ortaya çıkardı. Suriyeli mültecilerin ağırlıklı olarak yaşadığı 6 şehirde yapılan çalışmaya göre AKP’nin Suriye politikası Akdeniz ve Türkiye’nin doğusunda oy kaybına neden oldu. 14-15 Mart 2015 tarihlerinde 24 bin 868 katılımcıyla yüz yüze görüşülerek yapılan ankete göre AKP’deki bu düşüş doğuda HDP'ye, Akdeniz’de ise CHP ve MHP'ye yaradı. AKP’nin özellikle çok güçlü olduğu Şanlıurfa ve Gaziantep’te yüzde 20’den fazla oy kaybı yaşaması dikkat çekti.
Bugün gazetesinden Cihan Acar'ın haberine göre, yerel seçim ve Cumhurbaşkanlığı seçim sonuçlarını en yakın tahmin eden Gezici Araştırma Şirketi'nin son anketini açıkladı. Türkiye genelinde sosyal, ekonomik, politik ve kültürel konular ile ilgili seçmenin algısını belirlemek üzere 14-15 Mart 2015 tarihlerinde yapılan anket, Antalya, Mersin, Adana, Gaziantep, Hatay ve Şanlıurfa olmak üzere 6 ilde ve tüm ilçelerinde yapıldı.
Toplam 24 bin 868 katılımcıya yüz yüze görüşme metoduyla sorular yöneltildi. Anket sonuçlarına göre AKP’nin Suriye politikası Akdeniz ve Türkiye’nin doğusunda oy kaybına neden oldu. AKP’deki bu düşüş doğuda HDP ye, Akdeniz’de ise CHP ve MHP’ye yaradı.
Nedeni Suriyeliler
Özellikle AKP, çok güçlü olduğu Şanlıurfa ve Gaziantep’te yüzde 20’den fazla oy kaybı ile karşı karşıya. AKP’nin oy oranındaki düşüşün en önemli sebebi, Suriyeli göçmenler. Bölgelerde ciddi sayılara ulaşan Suriyeli göçmenler, büyükşehirlerin en önemli sorunu olarak ilk sıralara yerleşmişti.
Mersin’de MHP ve HDP yükselişte
Mersin’de yapılan ankette AKP yüzde 24.9, CHP yüzde 31, MHP yüzde 30 ve HDP yüzde oy oranını yakaladı. AKP 2011’de Mersin genel seçimlerinde yüzde 32 oy almasına rağmen 2015 Haziran seçimlerinde çok ciddi düşüş yaparak yüzde 24.9 oy alma ihtimali oldukça yüksek görünüyor. MHP ise oylarını yüzde 23.1’den yüzde 30’a yükselttiği görülüyor. HDP’nin ise oylarını yüzde 9’dan yüzde 12’ye çıkardığı görülüyor.
Adana’da muhalefet yükseliyor
Ankette Adana AKP’ye 30.2, CHP’ye yüzde 32.2, MHP’ye yüzde 25.4 ve HDP’ye 11.2 oy çıktı. AKP’nin 2011’de Adana genel seçimlerinde yüzde 37.4 oy almasına rağmen 2015 Haziran seçimlerinde çok ciddi düşüş yaparak yüzde 30.2 oy alma ihtimali oldukça yüksek görünüyor. MHP’nin ise oylarını yüzde 20.3’ten yüzde 25.4’e yükselttiği görülüyor. CHP’nin ise Adana’da çok ciddi oylarını artırdığı yüzde 30 civarında olan oylarını yüzde 32’ye taşıdığı görülüyor. HDP ise oylarını yüzde 8’den yüzde 11.2 ye çıkarmış durumda.
Gaziantep’te AKP’de ciddi düşüş var
Gaziantep’te yüzdelik oy oranları ise şöyle sıralandı: AKP 43.4, CHP 27.9, MHP 15.2, HDP 12. AKP 2011’de Gaziantep genel seçimlerinde yüzde 61.7 oy almasına rağmen 2015 Haziran seçimlerinde çok ciddi düşüş yaparak yüzde 43 civarında oy alma ihtimali yüksek. CHP ise oylarını yüzde 19’lardan yüzde 27.9’a yükseltti. MHP yüzde 9’lardan yüzde 15.2 oy oranına tırmandı. HDP'nin de yüzde 5’lerden yüzde 12 oy oranına ulaştığı görüldü.
Şanlıurfa’da 15 puanlık kayıp
AKP, çok güçlü olduğu illerden Şanlıurfa’da ciddi oy kaybı ile karşı karşıya. Gezici verilerine göre bugün seçim olsa AKP yüzde 48.2, CHP yüzde 6.2, MHP yüzde 5.4 ve HDP yüzde 35 oy alıyor. AKP 2011’de Şanlıurfa genel seçimlerinde yüzde 63.4 oy almıştı. 2015 Haziran seçimlerinde çok ciddi düşüş yaşama ihtimali olan AKP’ye yapılan ankette yüzde 48.2 oy çıktı. HDP’nin ise Şanlıurfa’da yüzde 27’den yüzde 35’e oylarını çıkardığı görülüyor.
Hatay’da AKP?ve CHP düştü
Ankette Hatay’da seçmenlerin yüzde 29.8 AKP, yüzde 36.8 CHP, yüzde 24 MHP ve yüzde 2.2 HDP’ye oy kullanacaklarını belirtti. Buna göre AKP’nin 2011’de Hatay genel seçimlerinde yüzde 44.4 oy oranı 2015 Haziran seçimlerinde çok ciddi düşüş yaparak yüzde 29.8 olduğu görülüyor. MHP’nin ise oylarını yüzde 12.6’dan yüzde 24’e yükselttiği görülüyor.
CHP ise oylarını 2011’e göre bir puan düşürmüş durumda.
Antalya’da yüzde 10’luk düşüş
Antalya’da yapılan anket çalışmasında AKP 29.1, CHP 34.8, MHP 24 ve HDP 5.1 oy aldı. Buna göre AKP’nin 2011’de Antalya’da genel seçimlerde yüzde 39.3 oy almasına rağmen 2015 Haziran seçimlerinde çok ciddi düşüş yaparak yüzde 29.1 oy alma ihtimali oldukça yüksek görünüyor. MHP 2011 genel seçimlerde yüzde 20.9 almışken ankete göre oyunu yüzde 24’e yükseltiyor. CHP ise oylarını yüzde 33.2’den yüzde 34.8’e yükseltiyor. HDP ise oylarını yüzde 2.4’ten yüzde 5.1’e çıkarıyor.
“Esnafı ve bölge halkını zora soktu”
Çıkan sonucu değerlendiren Gezici Araştırma Şirketi'nin sahibi Murat Gezici, bölgedeki illerde AKP’nin oy kaybetmesininin sebeplerini şöyle anlattı: "Bölgelerin siyasi profilinin değişmesinin ana sebepleri; AK Parti politikalarının bu bölgelerde sınıfta kalması. Suriyeli göçmenlerin bölge halkıyla işsizlik konusunda yarış halinde olması bölge halkının işsiz kalması ve ucuz işçi olarak Suriyeli göçmenlerin çalıştırılıyor olması. Cumhurbaşkanı Erdoğan’nın Kobani olayları sırasında 'Kobani düştü düşüyor' demesini Kürtler ve Zazalar ihanet olarak algıladı. Suriye sınırında yer alan illerin Suriye ile ticaret ilişkilerinin ortadan kalkmasıyla ekonomik sıkıntıya düşmüştür, bölge ihracatının durmasıyla birlikte özellikle esnaf ve ticaret sahiplerini zora sokmuştur.”
Nurgül Yeşilçay "N’apalım yollu mu olalım?!!!"
Isparta'da birlikte olduğu adamı kendisine tecavüz ettiği gerekçesiyle öldüren Nevin Yıldırım'a müebbet verilmesine, Nurgül Yeşilçay'dan çok sert tepki geldi.
Ünlü oyuncu Nurgül Yeşilçay Twitter'dan şöyle yazdı:
‘Erkek tecavüz edip edip iyi hal indirimi alırken kadınlar tecavüzcüsünü öldürdüğünde ya hapishanede çürüyor. ya da ölümü göze alıyor. Eğer pozitif ayrımcılık yapacaksanız pembe otobüsle değil kadına böyle bi durumda müebbet vermeyerek yapsanıza. N’apalım yollu mu olalım?!!!"
Yeşilçay ayrıca, ‘Peki bu ve bunun gibi binlerce küçücük çocuğun sapıkça ölümünden bu zihniyet sorumlu değil mi?’ diyerek takipçileriyle bu fotoğrafı paylaştı.
Ünlü oyuncu Nurgül Yeşilçay Twitter'dan şöyle yazdı:
‘Erkek tecavüz edip edip iyi hal indirimi alırken kadınlar tecavüzcüsünü öldürdüğünde ya hapishanede çürüyor. ya da ölümü göze alıyor. Eğer pozitif ayrımcılık yapacaksanız pembe otobüsle değil kadına böyle bi durumda müebbet vermeyerek yapsanıza. N’apalım yollu mu olalım?!!!"
Yeşilçay ayrıca, ‘Peki bu ve bunun gibi binlerce küçücük çocuğun sapıkça ölümünden bu zihniyet sorumlu değil mi?’ diyerek takipçileriyle bu fotoğrafı paylaştı.
Etiketler:
kadın,
magazin,
sosyal medya,
yaşam ve insanlar
" Kağıttan başbakan mı bu başbakan? "
Örtülü ödeneğin Başbakanın yanısıra Cumhurbaşkanının da emrine verilmesini eleştiren CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, "Cumhurbaşkanının sorumluluğu var mı? Hayır, anayasaya göre yok.
Peki sorumluluğu olmayan bir kişiye neden örtülü ödenek kullanımını neden veriyorsunuz?" diye sordu ve ekledi: "Öyle olaylar olacak ki, başbakanın bile haberi olmayacak. O olayları finanse etmesi cumhurbaşkanından. Kağıttan başbakan mı bu başbakan?"
CHP 'de milletvekili adaylığı için yapılan ön seçimin ardından soruları yanıtlayan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu , "Madem ki seçilen kişiye milletvekili diyoruz, milletin vekilini milletin kendisi seçsin. CHP çok önemli bir adım attı" dedi. Kılıçdaroğlu, örtülü ödeneğin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 'ın da emrine verilmesini eleştirerek, sert eleştirilerde bulundu.
CHP lideri Kılıçdaroğlu, konuşmasında özetle şunları söyledi:
Kan kaybediyor türkiye, ekonomik konuda da kan kaybediyor. Bu ülkede dışişleri bakanı kim hiç hatırlayan var mı? Nasıl bir ülke olduk biz? Herkesle kavgalı, dış politikanın milli olması lazım. Yani muhalefetinde destek vermesi lazım. Çünkü dış politika ülkelerin çıkarları üzerine inşa edilir. Ama maalesef siz mezhep endeksli bir politika güderseniz Ortadoğu bataklığının bir parçası olursunuz.
BİR KİŞİYE GÖRE REJİM OLUŞTURULUYOR
Millet diyorlardı değil mi, millet millet millet. Bu 550 vekili kim seçti? Millet seçti. Nasıl şimdi bekleme odasına aldı? Kim aldı millet mi aldı? Milleti sadece kendisi olarak gören bir anlayış demokrasiye en büyük zararı veren anlayıştır. Herkesin oturup düşünmesi lazım. Türkiye’nin geldiği nokta iyi bir nokta değil. dünyanın sorunu var Türkiye’de, işsizlik yoksulluk sorunu var 29 milyon insanımız. 2 milyon Suriyeli burada, esnafın sorunları var. biz bunları unuttuk bir kişiye göre rfejim oluşturmaya çalışıyoruz. Nasıl bir başkanlık sistemi? ABD’deki gibi olmasın başka yerdeki gibi olmasın bize uygun başkanlık sistemi olsun. 200 yıllık parlamenter sistem tecrübemiz var. sorunları var mı var, neden kaynaklanıyor bu 12 eylül darbe yasalarında var. gelin değiştirelim, çoğulculuktan niye korkuyoruz? Hepsine hayır dendi. Bir kişiye göre rejim oluşturacağız. Bu toplumun buna izin vereceğini sanmıyorum.
ÖRTÜLÜ ÖDENEK
Örtülü ödenek başbakanın namusuna teslim edilen bir paradır. Ancak ve ancak milli menfaatler için kullanabilir. Kullanacak kişinin de sorumluluğu varıdr. Bütçeyi getiren başbakandır. Parlamentoya hesap verme yükümlülüğü var. sorumlu olan başbakandır. Örtülü ödeneğinin kullanımının bir kısmını cumhurbaşkanına devrediyorsunuz. Sorumluluğu var mı? Hayır, anayasaya göre yok. Peki sorumluluğu olmayan bir kişiye neden örtülü ödenek kullanımını veriyorsunuz?
Peki sorumluluğu olmayan bir kişiye neden örtülü ödenek kullanımını neden veriyorsunuz?" diye sordu ve ekledi: "Öyle olaylar olacak ki, başbakanın bile haberi olmayacak. O olayları finanse etmesi cumhurbaşkanından. Kağıttan başbakan mı bu başbakan?"
CHP 'de milletvekili adaylığı için yapılan ön seçimin ardından soruları yanıtlayan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu , "Madem ki seçilen kişiye milletvekili diyoruz, milletin vekilini milletin kendisi seçsin. CHP çok önemli bir adım attı" dedi. Kılıçdaroğlu, örtülü ödeneğin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 'ın da emrine verilmesini eleştirerek, sert eleştirilerde bulundu.
CHP lideri Kılıçdaroğlu, konuşmasında özetle şunları söyledi:
Kan kaybediyor türkiye, ekonomik konuda da kan kaybediyor. Bu ülkede dışişleri bakanı kim hiç hatırlayan var mı? Nasıl bir ülke olduk biz? Herkesle kavgalı, dış politikanın milli olması lazım. Yani muhalefetinde destek vermesi lazım. Çünkü dış politika ülkelerin çıkarları üzerine inşa edilir. Ama maalesef siz mezhep endeksli bir politika güderseniz Ortadoğu bataklığının bir parçası olursunuz.
BİR KİŞİYE GÖRE REJİM OLUŞTURULUYOR
Millet diyorlardı değil mi, millet millet millet. Bu 550 vekili kim seçti? Millet seçti. Nasıl şimdi bekleme odasına aldı? Kim aldı millet mi aldı? Milleti sadece kendisi olarak gören bir anlayış demokrasiye en büyük zararı veren anlayıştır. Herkesin oturup düşünmesi lazım. Türkiye’nin geldiği nokta iyi bir nokta değil. dünyanın sorunu var Türkiye’de, işsizlik yoksulluk sorunu var 29 milyon insanımız. 2 milyon Suriyeli burada, esnafın sorunları var. biz bunları unuttuk bir kişiye göre rfejim oluşturmaya çalışıyoruz. Nasıl bir başkanlık sistemi? ABD’deki gibi olmasın başka yerdeki gibi olmasın bize uygun başkanlık sistemi olsun. 200 yıllık parlamenter sistem tecrübemiz var. sorunları var mı var, neden kaynaklanıyor bu 12 eylül darbe yasalarında var. gelin değiştirelim, çoğulculuktan niye korkuyoruz? Hepsine hayır dendi. Bir kişiye göre rejim oluşturacağız. Bu toplumun buna izin vereceğini sanmıyorum.
ÖRTÜLÜ ÖDENEK
Örtülü ödenek başbakanın namusuna teslim edilen bir paradır. Ancak ve ancak milli menfaatler için kullanabilir. Kullanacak kişinin de sorumluluğu varıdr. Bütçeyi getiren başbakandır. Parlamentoya hesap verme yükümlülüğü var. sorumlu olan başbakandır. Örtülü ödeneğinin kullanımının bir kısmını cumhurbaşkanına devrediyorsunuz. Sorumluluğu var mı? Hayır, anayasaya göre yok. Peki sorumluluğu olmayan bir kişiye neden örtülü ödenek kullanımını veriyorsunuz?
Berna Laçin Snejder'i tweetine doladı.
EURO 2016 Elemeleri'nde oynanan Hollanda-Türkiye karşılaşması sırasında Berna Laçin'in attığı tweet şaşkınlık yarattı.
Oyuncu Berna Laçin, Ay-Yıldızlı ekibimizin deplasmanda Hollanda ile 1-1 berabere kaldığı maç sırasında attığı tweet nedeniyle tepki aldı.
Beraberlik golünü atan Wesley Sneijder'in topu formasının içine sokarak golü hamile eşi Yolanthe Cabau'ya armağan etmesini çok farklı şekilde yorumlayan Laçin, sosyal medya üzerinden "Sneijder'in 'çocuğu koyduk' hareketi ne ayıp ya! Hem Kadınlara hem yaşayıp ekmeğini yediğin ülkeye hem takım arkadaşlarına hakaret" ifadelerini kullandı.
Gelen tepkiler üzerine attığı tweeti silen ünlü oyuncu, arka arkaya yaptığı iki yeni paylaşımda ise "Sneijder'in karısı hamileymiş. Amma kızmıştım bize gol attı ya, çıkaramadım hıncımı. Sildim sildim. Kızgınım zaten, o kadar olur" sözleriyle hatasınn farkına vardı.
Oyuncu Berna Laçin, Ay-Yıldızlı ekibimizin deplasmanda Hollanda ile 1-1 berabere kaldığı maç sırasında attığı tweet nedeniyle tepki aldı.
Beraberlik golünü atan Wesley Sneijder'in topu formasının içine sokarak golü hamile eşi Yolanthe Cabau'ya armağan etmesini çok farklı şekilde yorumlayan Laçin, sosyal medya üzerinden "Sneijder'in 'çocuğu koyduk' hareketi ne ayıp ya! Hem Kadınlara hem yaşayıp ekmeğini yediğin ülkeye hem takım arkadaşlarına hakaret" ifadelerini kullandı.
Gelen tepkiler üzerine attığı tweeti silen ünlü oyuncu, arka arkaya yaptığı iki yeni paylaşımda ise "Sneijder'in karısı hamileymiş. Amma kızmıştım bize gol attı ya, çıkaramadım hıncımı. Sildim sildim. Kızgınım zaten, o kadar olur" sözleriyle hatasınn farkına vardı.
CHP'liler Tuğba Özay'ı pek tutmadı.
CHP İstanbul 1'inci Bölge'de aday adayı olan Tuğba Özay büyük hüsran yaşadı.
Eski manken Tuğba Özay, CHP İstanbul 1’inci Bölge’den milletvekili aday adayı olmuştu. Tuğba Özay, "Meclis'in bir de uzun kızı olsun" diyerek iddialı olduğunu belirtmişti.
Ancak, dün yapılan ön seçimin sonuçlarına göre Tuğba Özay, CHP'li üyelerden beklediği ilgiyi göremedi. Özay, İstanbul 1. Bölge'de yer alan Kadıköy'de 418, Pendik'te 493 oy, Ümraniye'de ise 515 oy aldı.
1, 3, 5, 7, 9’uncu sıralara kontenjan adaylarının geleceği İstanbul 1. Bölge'de yarışı 25 binden fazla oy alan Mahmut Tanal, Barış Yarkadaş, Gamze İlgezdi ilk üçe girdi.
Eski manken Tuğba Özay, CHP İstanbul 1’inci Bölge’den milletvekili aday adayı olmuştu. Tuğba Özay, "Meclis'in bir de uzun kızı olsun" diyerek iddialı olduğunu belirtmişti.
Ancak, dün yapılan ön seçimin sonuçlarına göre Tuğba Özay, CHP'li üyelerden beklediği ilgiyi göremedi. Özay, İstanbul 1. Bölge'de yer alan Kadıköy'de 418, Pendik'te 493 oy, Ümraniye'de ise 515 oy aldı.
1, 3, 5, 7, 9’uncu sıralara kontenjan adaylarının geleceği İstanbul 1. Bölge'de yarışı 25 binden fazla oy alan Mahmut Tanal, Barış Yarkadaş, Gamze İlgezdi ilk üçe girdi.
Erdoğan bu kez CHP için 400 vekil istemiş.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 'ın, AK Parti'nin seçim bildirgesini "bizzat okuduğunu" ve "kendi kanaatlerini ifade ettiği" yönündeki açıklamasına muhalefet partilerinden tepki geldi.
Hürriyet gazetesinden Zeynep Gürcanlı ve Aysel Alp'e konuşan muhalefet temsilcileri ülkede bir 'Cumhurbaşkanı boşluğu' olduğunu söyledi.
CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin, "Sayın Cumhurbaşkanı, sağ olsun, zaten meydanlarda CHP için sürekli 400 vekil istiyor. Bu durumda, elbette kendisine seçim bildirgemizi göndereceğiz. MHP ve HDP de göndersin. Bakalım testi geçebilecek miyiz?" dedi.
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, "Biz Cumhurbaşkanı'na seçim sonuçlarını göndereceğiz" derken, HDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan, Erdoğan'ın sözlerine, "Cumhurbaşkanı değil, AKP 'nin başkanı" diyerek tepki gösterdi.
"BU KADAR TARAFSIZ BİR CUMHURBAŞKANI..."
Tekin şöyle devam etti, "Bu kadar tarafsız bir cumhurbaşkanı var. Madem seçim bildirgelerini istiyor. Bu hafta içinde göndeririz. HDP ve MHP de gönderirler. İnşallah testi geçeriz. Ekleme yapar mı, yapmaz mı onu da görürüz. Zaten Sayın Erdoğan çıktığı her mitingde 400 vekil istiyor. CHP için 400 vekil istiyor. Elbette kendisinin bu nezaketini, bu çabasını karşılıksız bırakmayız. Biz de seçim bildirgemizi kendisine göndeririz".
MHP'Lİ VURAL:"TÜRKİYE'DE CUMHURBAŞKANI BOŞLUĞU VAR..."
MHP Grup Başkan Vekili Oktay Vural ise, Erdoğan'ın "AKP seçim bildirgesini okudum" sözlerine karşılık, "kendisini Türkiye'nin Cumhurbaşkanı olmadığını ortaya koydu" diyerek tepki gösterdi.
Vural, şöyle konuştu;
"Millet ona Cumhurbaşkanı ol dedi. O parti yönetiyor, seçim yönetiyor. Cumhurbaşkanı olurken Anayasa'ya bağlı kalacağına namusu ve şerefi üzerine yemin etmişti. Hem Anayasa'ya aykırı davrandığını, hem de namus ve şerefi üzerine yeminine sadık kalmadığını ortaya koymuştur."
Vural, "Türkiye'de bir cumhurbaşkanı boşluğu bulunduğunu" da vurgulayarak, "Cumhurbaşkanı maalesef Cumhurbaşkanı sıfatıyla görevinin yapamamaktadır. Bir Cumhurbaşkanı'nın, bir partinin seçim beyannamesi üzerinde çalışma yapması kendisinin hâlâ AKP Genel Başkanı sıfatını taşıdığını ortaya koyuyor. Seçim kampanyasını da bizzat kendisi sürdürüyor. Namus ve şeref yeminine sadık kalmayan birinin milletle, değerlerle, hukukla irtibatı kesilmiş demektir."
"SEÇİM SONUÇLARINI GÖNDERİRİZ..."
Vural, "Biz Cumhurbaşkanı'na seçim beyannamesini değil inşallah seçim sonuçlarını göndereceğiz. Kendisini seçenlerin iradesini bile hiçe sayıyor. Kendisi Cumhurbaşkanı olarak seçilmişti. Ama genel başkan gibi davranıyor. Milletvekili adaylarını belirliyor, seçim beyannamesini hazırlıyor. Bu davranışları, Türkiye'de istikrarsızlığın ve güvensizliğin kaynağı olmuştur" dedi.
BULDAN: "CUMHURBAŞKANI GİBİ DEĞİL, AKP BAŞKANI GİBİ DAVRANIYOR"
HDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan ise, Cumhurbaşkanı'nın hiçbir zaman tarafsız olmadığını belirterek şöyle konuştu;
"Cumhurbaşkanı Erdoğan sürekli AKP'nin başkanlığını yapan bir konumda, durumda oldu. Biz hep Cumhurbaşkanının tarafsız olması gerektiği görüşlerimizi ifade ettik ama bugün ne yazık ki Cumhurbaşkanı, AKP'nin Başkanı olarak davranıyor. Seçim beyannamesine başkanlığı yazdırıp, görüş ifade etmesi taraflılığının göstergesidir."
Buldan, seçim beyannamelerini Cumhurbaşkanına gönderip göndermeyecekleri sorusuna ise, "Biz taraflı biri olduğu için kendisine seçim beyannamemizi göndermeyiz. Biz halkımıza dayanarak onların talepleri doğrultusunda seçim beyannamemizi yazıyoruz. Tek bir insanın dudağından çıkacak kelimeler doğrultusunda yazmıyoruz" dedi.
ERDOĞAN NE DEMİŞTİ?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu sabah yurtdışı seyahati öncesinde düzenlediği basın toplantısında, başkanlık sistemi tartışmaları ve hükümetin seçim bildirgesi konusunda şöyle konuştu:
"Biz geçen hafta Başbakan ile bunları konuştuk. O da bizzat kaleme aldığı oradaki sisteme yönelik anlayışını, bayağı da detaylı ele almış. Ben de bizzat orada kendim de okudum. Kendi kanaatlerimi de ifade ettim. Ve öyle zannediyorum ki bu çerçevede kendileri seçim bildirgesinin içerisine başkanlık sistemiyle ilgili düşüncelerini yansıtacaklar."
Hürriyet gazetesinden Zeynep Gürcanlı ve Aysel Alp'e konuşan muhalefet temsilcileri ülkede bir 'Cumhurbaşkanı boşluğu' olduğunu söyledi.
CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin, "Sayın Cumhurbaşkanı, sağ olsun, zaten meydanlarda CHP için sürekli 400 vekil istiyor. Bu durumda, elbette kendisine seçim bildirgemizi göndereceğiz. MHP ve HDP de göndersin. Bakalım testi geçebilecek miyiz?" dedi.
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, "Biz Cumhurbaşkanı'na seçim sonuçlarını göndereceğiz" derken, HDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan, Erdoğan'ın sözlerine, "Cumhurbaşkanı değil, AKP 'nin başkanı" diyerek tepki gösterdi.
"BU KADAR TARAFSIZ BİR CUMHURBAŞKANI..."
Tekin şöyle devam etti, "Bu kadar tarafsız bir cumhurbaşkanı var. Madem seçim bildirgelerini istiyor. Bu hafta içinde göndeririz. HDP ve MHP de gönderirler. İnşallah testi geçeriz. Ekleme yapar mı, yapmaz mı onu da görürüz. Zaten Sayın Erdoğan çıktığı her mitingde 400 vekil istiyor. CHP için 400 vekil istiyor. Elbette kendisinin bu nezaketini, bu çabasını karşılıksız bırakmayız. Biz de seçim bildirgemizi kendisine göndeririz".
MHP'Lİ VURAL:"TÜRKİYE'DE CUMHURBAŞKANI BOŞLUĞU VAR..."
MHP Grup Başkan Vekili Oktay Vural ise, Erdoğan'ın "AKP seçim bildirgesini okudum" sözlerine karşılık, "kendisini Türkiye'nin Cumhurbaşkanı olmadığını ortaya koydu" diyerek tepki gösterdi.
Vural, şöyle konuştu;
"Millet ona Cumhurbaşkanı ol dedi. O parti yönetiyor, seçim yönetiyor. Cumhurbaşkanı olurken Anayasa'ya bağlı kalacağına namusu ve şerefi üzerine yemin etmişti. Hem Anayasa'ya aykırı davrandığını, hem de namus ve şerefi üzerine yeminine sadık kalmadığını ortaya koymuştur."
Vural, "Türkiye'de bir cumhurbaşkanı boşluğu bulunduğunu" da vurgulayarak, "Cumhurbaşkanı maalesef Cumhurbaşkanı sıfatıyla görevinin yapamamaktadır. Bir Cumhurbaşkanı'nın, bir partinin seçim beyannamesi üzerinde çalışma yapması kendisinin hâlâ AKP Genel Başkanı sıfatını taşıdığını ortaya koyuyor. Seçim kampanyasını da bizzat kendisi sürdürüyor. Namus ve şeref yeminine sadık kalmayan birinin milletle, değerlerle, hukukla irtibatı kesilmiş demektir."
"SEÇİM SONUÇLARINI GÖNDERİRİZ..."
Vural, "Biz Cumhurbaşkanı'na seçim beyannamesini değil inşallah seçim sonuçlarını göndereceğiz. Kendisini seçenlerin iradesini bile hiçe sayıyor. Kendisi Cumhurbaşkanı olarak seçilmişti. Ama genel başkan gibi davranıyor. Milletvekili adaylarını belirliyor, seçim beyannamesini hazırlıyor. Bu davranışları, Türkiye'de istikrarsızlığın ve güvensizliğin kaynağı olmuştur" dedi.
BULDAN: "CUMHURBAŞKANI GİBİ DEĞİL, AKP BAŞKANI GİBİ DAVRANIYOR"
HDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan ise, Cumhurbaşkanı'nın hiçbir zaman tarafsız olmadığını belirterek şöyle konuştu;
"Cumhurbaşkanı Erdoğan sürekli AKP'nin başkanlığını yapan bir konumda, durumda oldu. Biz hep Cumhurbaşkanının tarafsız olması gerektiği görüşlerimizi ifade ettik ama bugün ne yazık ki Cumhurbaşkanı, AKP'nin Başkanı olarak davranıyor. Seçim beyannamesine başkanlığı yazdırıp, görüş ifade etmesi taraflılığının göstergesidir."
Buldan, seçim beyannamelerini Cumhurbaşkanına gönderip göndermeyecekleri sorusuna ise, "Biz taraflı biri olduğu için kendisine seçim beyannamemizi göndermeyiz. Biz halkımıza dayanarak onların talepleri doğrultusunda seçim beyannamemizi yazıyoruz. Tek bir insanın dudağından çıkacak kelimeler doğrultusunda yazmıyoruz" dedi.
ERDOĞAN NE DEMİŞTİ?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu sabah yurtdışı seyahati öncesinde düzenlediği basın toplantısında, başkanlık sistemi tartışmaları ve hükümetin seçim bildirgesi konusunda şöyle konuştu:
"Biz geçen hafta Başbakan ile bunları konuştuk. O da bizzat kaleme aldığı oradaki sisteme yönelik anlayışını, bayağı da detaylı ele almış. Ben de bizzat orada kendim de okudum. Kendi kanaatlerimi de ifade ettim. Ve öyle zannediyorum ki bu çerçevede kendileri seçim bildirgesinin içerisine başkanlık sistemiyle ilgili düşüncelerini yansıtacaklar."
Bikinili kadının öz güveni çok beğenildi.
3 çocuk annesi Rachel Hollis, 21 Mart’ta sahilde çekilmiş bir pozunu paylaştı. Facebook sayfasında paylaştığı pozun bu kadar ilgi göreceğini ise muhtemelen tahmin edememişti.
Hollis o fotoğrafı ve altındaki ilham verici mesajı paylaştığında, her zamanki kadar beğeni toplayacağını düşünmüştü.
Ancak fotoğrafıyla ve altında yer alan ilham verici açıklamasıyla, internette önemli bir etki yaratmayı başardı. Hollis’in sahilde çektiği fotoğrafta buruşmuş karnı ve fit vücudu görülebiliyordu. Tepki çekebileceğinden bir an bile korkmayan Hollis, gururla verdiği bu pozun altında şu mesajı paylaştı:
“Karnım buruş buruş ama bikini giyiyorum. 3 kocaman bebek taşıdığım için karnım artık düzelmeyecek seviyede kırıştı. Göbek deliğim sarktı… (Ki ben bunun mümkün olduğunu bile bilmiyordum) ve üzerimde de bir bikini var. bikini giydim çünkü vücudumla ve tüm izlerimle gurur duyuyorum.
O izler, bebeklerimi taşıdığımı ve bunun ne kadar kutsal bir şey olduğunun göstergesi. Sarkık karnım ise, kilolarımı vermek için ne kadar uğraştığımın kanıtı. Bikini giyiyorum çünkü bu konuda fikri önemli olan tek bir adam var ve o da bu şekilde görünmek için ne kadar çaba harcadığımı biliyor.
Aynı adam, benim vücudum kadar seksi bir vücut görmediğini söylüyor. Buna vücudumdaki izler de dahilmiş. Onlar ‘yara’ değil hanımlar. Onlar sadece çizgi ve siz bunları hak ettiniz. Vücudunuzu gururla herkese gösterin! #HollisTatili”
Fotoğraf ve mesaj o kadar etkili oldu ki, Hollis’in bu paylaşımı yaklaşık 400 bin beğeni aldı. The Chic Site adlı blogun da yazarı olan, aldığı olumlu tepkilerden memnun olduğunu söylüyor. Amerika ’da çıkan Cosmopolitan dergisine konuşan Hollis, “İnsanlar çok pozitif ve ilham verici şeyler yazdı” diyor.
Hollis o fotoğrafı ve altındaki ilham verici mesajı paylaştığında, her zamanki kadar beğeni toplayacağını düşünmüştü.
Ancak fotoğrafıyla ve altında yer alan ilham verici açıklamasıyla, internette önemli bir etki yaratmayı başardı. Hollis’in sahilde çektiği fotoğrafta buruşmuş karnı ve fit vücudu görülebiliyordu. Tepki çekebileceğinden bir an bile korkmayan Hollis, gururla verdiği bu pozun altında şu mesajı paylaştı:
“Karnım buruş buruş ama bikini giyiyorum. 3 kocaman bebek taşıdığım için karnım artık düzelmeyecek seviyede kırıştı. Göbek deliğim sarktı… (Ki ben bunun mümkün olduğunu bile bilmiyordum) ve üzerimde de bir bikini var. bikini giydim çünkü vücudumla ve tüm izlerimle gurur duyuyorum.
O izler, bebeklerimi taşıdığımı ve bunun ne kadar kutsal bir şey olduğunun göstergesi. Sarkık karnım ise, kilolarımı vermek için ne kadar uğraştığımın kanıtı. Bikini giyiyorum çünkü bu konuda fikri önemli olan tek bir adam var ve o da bu şekilde görünmek için ne kadar çaba harcadığımı biliyor.
Aynı adam, benim vücudum kadar seksi bir vücut görmediğini söylüyor. Buna vücudumdaki izler de dahilmiş. Onlar ‘yara’ değil hanımlar. Onlar sadece çizgi ve siz bunları hak ettiniz. Vücudunuzu gururla herkese gösterin! #HollisTatili”
Fotoğraf ve mesaj o kadar etkili oldu ki, Hollis’in bu paylaşımı yaklaşık 400 bin beğeni aldı. The Chic Site adlı blogun da yazarı olan, aldığı olumlu tepkilerden memnun olduğunu söylüyor. Amerika ’da çıkan Cosmopolitan dergisine konuşan Hollis, “İnsanlar çok pozitif ve ilham verici şeyler yazdı” diyor.
Vücuttaki Ödem söken mucize bitkisel tarif.
İŞTE, VÜCUTTAKİ ÖDEMİ ATAN MUCİZE TARİF!
REGL DÖNEMİ, MENOPOZ, FAZLA KİLO ÖDEME NEDEN OLABİLİR.
Ödemin oluşmasında birçok etkenin rol oynadığını söyleyen Dr. Pınar Kural Enç, ödemin özellikle kadınlarda görüldüğünü söyledi.
Uzman Diyetisyen Pınar Kural Enç, “Ödem’in oluşmasında birçok etken rol oynayabiliyor. Ciddi hastalıkların da ödemin oluşmasında etkili olabileceği unutulmamalı” dedi. Enç, yaptığı açıklamada, ödem atmanın yolları ile ilgili bilgiler verdi.
Hangi hastalıklar ödeme yol açıyor?
Ödem, vücutta sıvı birikmesidir ve yaygın karşılaşılan bir sorundur. Ödemi hücre içi sıvının hücre dışına çıkması ile doku aralarında ve cilt altında birikmesi olarak da tanımlayabiliriz. Ödem, daha çok bayanlarda görülüyor ve ciddi hastalıkların belirtisi olabiliyor.
Böbrek ve karaciğer hastalıkları, kalp-damar sorunları, hormonal hastalıklar ödeme yol açabiliyor. Ödeme neden olan durumlardan bazıları şunlardır: Regl dönemi, menopoz, fazla kilo, az su tüketimi, fazla karbonhidrat tüketimi, bol tuzlu diyet vb. Ayrıca magnezyum eksikliği, B6 vitamini eksikliği ve tansiyon dengesizliği de ödeme neden olabiliyor.
Ödemin belirtileri nelerdir?
Tüketilen su ve tuz miktarı şişme ve ödem oluşmasında çok önemlidir. Ödemin en erken belirtileri göz kapaklarında, el, ayak ve ayak bileklerinde şişme meydana gelmesidir. Ödem ile birlikte kilo artışı da tipik bir bulgudur. Ödemin tedavisi özellikle nedene yönelik olmalıdır. Eğer hastalığa bağlı bir ödem söz konusu değilse, ilaç kullanmadan bazı tedbirlerle ödemlerinizden kurtulabilirsiniz.
Ödemin atılmasına katkı sağlayan besinler
Hazır yiyecekler, et suyu tabletleri, turşular, konserveler tuz yönünden zengin besinler ödeme neden olur. Bu sebeple bu besinlerin tüketiminde dikkatli olunmalıdır. Yemeklerinizi pişirirken az tuz ile edin ve tuzdan çok baharat kullanın. Şeker tüketiminize dikkat edin çünkü şekerin sindirilmesinde çok miktarda su gerekir ve vücut suyu tutar.
Tüketilen şeker miktarının azalmasıyla ödem sorunu da azalacaktır. Herhangi bir sağlık sorununuz yoksa gün içinde ödem atımını hızlandıran biberiye, ısırgan otu, kiraz sapı ve funda yaprağı gibi bitkilerin çaylarından faydalanabilirsiniz. Yeşil yapraklı sebzeler vücuttun fazla suyu atmaya yardımcı olur. Ayrıca posa içeriği yüksek olan gıdalarında bağırsakların çalışmasını artırdığı için ödemin atılmasında katkısı vardır.
Probiyotik yoğurt veya kefir tüketmenizde de fayda var. Karbonhidrat içeren besinler yerine kompleks karbonhidrat içeren besinler (tam tahıllı, kepekli, çavdarlı vb.)tüketmenizde yarar var.
Ödem atıcı tarif
Gece yatmadan önce 1 bardak suya,1 adet kuru hurma koyup bekletin. Sabah hem suyu hem hurmayı tüketin. Bağırsak hareketlerinin hızlanmasını ve ödemin atılmasını sağlar.
1 demet maydanoz, 2 salatalık ve 1 orta boy havuç suyunu karıştırıp için. Dilerseniz 1 çay kaşığı rendelenmiş taze zencefil de ekleyebilirsiniz. Günde 2 kere aralarda tüketmek ödem atmanın sihirli formülünden biridir.
Bu seçimde Mustafa Sarıgül çok terliyecek.
İstanbul 2. Seçim Bölgesi'nde, milletvekilleri Aykut Erdoğdu ve Melda Onur ile Şişli eski Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül yarıştı. Ön seçimin iddialı isimlerinden Mustafa Sarıgül ise resmi olmayan sonuçlara göre 5. sırada görünüyor, bu sıralamayla seçilme ihtimalinin düşük olduğu belirtiliyor.
CHP kaynaklarından alınan bilgiye göre, İstanbul 2. Bölgede ilk sırada Aykut Erdoğdu, ikinci sırada Dursun Çiçek, üçüncü sırada Didem Engin yer alıyor. Resmi olmayan sonuçalra göre Mustafa Sarıgül'ün ön seçimi 5. sırada tamamladığı açıklandı. Bu sonuçlara göre Sarıgül, İstanbul 2. Bölge'de 1,3,5,7 sıralar CHP Genel Merkezi kontenjanından seçildiği için 9. sıradan milletvekili adayı olabilecek. CHP'nin 2011 Genel Seçimleri'nden İstanbul 2. Bölge'den 9 milletvekiliği çıkardığı düşünülürse Sarıgül'ü zor bir seçim dönemi bekliyor.
CHP'DE İSTANBUL'DA MİLLETVEKİLİ ADAYLARI NASIL BELİRLENİYOR
İstanbul’un üç seçim bölgesinde de 1, 3, 5, ve 7’inci sıra milletvekili adayları genel merkez tarafından belirlenecek. Önseçimde ilk dört sırayı alan isimler 2,4,6 ve 8’inci sıralara yerleştirilecek. İstanbul gibi İzmir ve Ankara’nın iki seçim bölgesinin ilk sıralarına da kadın adaylar getirilecek.
2014 yılı en çok öldüren sebepler!
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2014 senesi ‘Ölüm Nedeni İstatistikleri’ni konuştu . Buna göre; ölüm nedenleri incelendiğinde, 2013 yılındaki ilk üç hastalık grubunun sıralaması, 2014 senesinde da değişmedi.
Dolaşım sistemi hastalıkları sebebiyle gercekleşmekte olan ölümlerin 2014 senesinde yüzde 39,6’sı iskemik kalp hastalığından, yüzde 24,7’si ise serebro-vasküler hastalıktan kaynaklandı. Kötü huylu tümör sebebiyle gercekleşmekte olan ölümlerin toplam ölüm içindeki sayısı 2013 senesinde 74 bin 906 olurken 2014 senesinde 75 bin 993 olarak tespit edildi. 2014 senesinde ölümlerin yüzde 31,1’i, 2013 senesinde ise yüzde 31,3’ü gırtlak ve soluk borusu/bronş/akciğerin uygunsuz huylu tümöründen kaynaklandı.
Ölüm sebebi istatistikleri yaş gruplarına göre incelendiğinde; 2014 senesinde dolaşım sistemi hastalıklarının en çok fazla 75-84 yaş grubunda, iyi huylu ve uygunsuz huylu tümörlerin ise en çok 65-74 yaş grubunda görüldüğü tespit edildi.
DENİZLİ VE EDİRNE İLK SIRADA
Ölüm nedenleri daimi ikametgaha göre incelendiğinde ise, dolaşım sistemi hastalıklarından kaynaklı ölümlerin oranının en yüksek olduğu ilk 5 il Denizli, Kırklareli, Yozgat, Samsun ve Artvin olarak sıralandı. Ayrıca; iyi huylu ve uygunsuz huylu tümörler sebebiyle gercekleşmekte olan ölümlerin oranının en yüksek olduğu ilk 5 il ise, sırasıyla Edirne, Kocaeli, İstanbul, İzmir ve Başkent Ankara olarak saptadı .
Dolaşım sistemi hastalıkları sebebiyle gercekleşmekte olan ölümlerin 2014 senesinde yüzde 39,6’sı iskemik kalp hastalığından, yüzde 24,7’si ise serebro-vasküler hastalıktan kaynaklandı. Kötü huylu tümör sebebiyle gercekleşmekte olan ölümlerin toplam ölüm içindeki sayısı 2013 senesinde 74 bin 906 olurken 2014 senesinde 75 bin 993 olarak tespit edildi. 2014 senesinde ölümlerin yüzde 31,1’i, 2013 senesinde ise yüzde 31,3’ü gırtlak ve soluk borusu/bronş/akciğerin uygunsuz huylu tümöründen kaynaklandı.
Ölüm sebebi istatistikleri yaş gruplarına göre incelendiğinde; 2014 senesinde dolaşım sistemi hastalıklarının en çok fazla 75-84 yaş grubunda, iyi huylu ve uygunsuz huylu tümörlerin ise en çok 65-74 yaş grubunda görüldüğü tespit edildi.
DENİZLİ VE EDİRNE İLK SIRADA
Ölüm nedenleri daimi ikametgaha göre incelendiğinde ise, dolaşım sistemi hastalıklarından kaynaklı ölümlerin oranının en yüksek olduğu ilk 5 il Denizli, Kırklareli, Yozgat, Samsun ve Artvin olarak sıralandı. Ayrıca; iyi huylu ve uygunsuz huylu tümörler sebebiyle gercekleşmekte olan ölümlerin oranının en yüksek olduğu ilk 5 il ise, sırasıyla Edirne, Kocaeli, İstanbul, İzmir ve Başkent Ankara olarak saptadı .
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)